Cilt:09 Sayı:02 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:09 Sayı:02 (2020) by Title
Now showing 1 - 20 of 27
Results Per Page
Sort Options
Item Acil Servise Başvuran Hastaların Akılcı İlaç Kullanımı Konusundaki Tutum Ve Davranışları(Ankara Üniversitesi, 2020) Korkut, Sevda; Other; OtherAmaç: Bu araştırma; acil servise başvuran hastaların akılcı ilaç kullanımı konusundaki tutum ve davranışlarının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Kesitsel, tanımlayıcı tipte yapılan bu çalışmaya, Haziran-Eylül 2018 ayları arasında bir Üniversite hastanesi acil servisi’ne başvuran 388 birey katılmıştır. Araştırmanın verilerinin toplanmasında araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Çalışmanın verileri Üniversite Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan ve kurumdan yazılı izin; örnekleme seçilen hastalardan ise yazılı ve sözlü bilgilendirilmiş gönüllü olurları alınarak toplanmıştır. Bulgular: Bireylerin %35.5’inin hekimin vermiş olduğu ilaçları hekim veya eczacının önerdiği süre, %32.1’inin ilaç bitene kadar, %31.6’sının şikayeti geçene kadar kullandığı; %80.5’inin yanlış ilaç kullanım durumlarında, %78.3’ünün ise ilaca bağlı yan etki yaşadığı durumda hekime başvurduğu, %71.1’inin kendi hastalığına iyi gelen kullandığı bir ilacı başkasına önermediği, %62.3’ünün ise basında reklamı yapılan ürünleri kullanmadığı saptanmıştır. Sonuç: Araştırmaya katılan bireylerin akılcı ilaç kullanımı ile ilgili uygunsuz davranış ve alışkanlıkları vardı. Akılcı ilaç kullanımı konusunda farkındalığı artırmak için, sürekli ve yaygın eğitim fırsatları geliştirilmeli ve kullanılmalıdır.Item Altı-On İki Aylık Bebeklerin Uyku Düzenlerine İlişkin Anne Görüşleri(Ankara Üniversitesi, 2020) Akyol, Aysel Köksal; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi; Sağlık Bilimleri FakültesiAmaç: Bu araştırmada, altı-on iki aylık bebekleri olan annelerin bebeklerinin uyku düzenine ilişkin görüşlerini belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmada nitel araştırma modellerinden biri olan Temel Yorumlayıcı Desen kullanılmıştır. Çorum il merkezinde altı-on iki aylık bebeği olan 6 anne araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan “Görüşme Formu” kullanılmıştır. Bulgular ve Sonuç: Araştırmada bebeklerin genellikle belirli bir uyku düzenleri olduğu, bununla beraber annelerin bebeklerinin uyku düzenini oluşturmak için çeşitli uyku rutinleri olmasına karşın bebeklerinin uyku düzenlerini oluşturmada çoğunlukla kendilerini yetersiz gördükleri ortaya çıkmıştır.Item Askeri Hemşirelerin Zorunlu Örgüt Değişikliğine Bağlı Örgütsel Bağlılık Düzeylerinin Karşılaştırılması(Ankara Üniversitesi, 2020) Karatuzla, Melek; Other; OtherAmaç: Bu çalışma, sağlık bakım hizmeti sunumunun olmazsa olmaz gruplarından biri olan ve Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli hemşirelerin zorunlu örgüt değişikliği ile değişim öncesi/sonrası örgütsel bağlılık düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırmanın örneklemi, 2016 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nden Sağlık Bakanlığı (S.B)'na kurum geçişi yapılan askeri hemşireler ve geçiş sonrası Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev alan, araştırmaya katılmayı kabul eden 82 hemşireden oluşmuştur. Örneklem hesaplanırken tam sayım yöntemi kullanılmıştır. Tanımlayıcı olarak planlanan çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından literatür doğrultusunda oluşturulan demografik veri formu ve Örgütsel Bağlılık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada veriler katılımcılara araştırmanın amacı anlatıldıktan ve onamları alındıktan sonra, yüz yüze görüşme yöntemiyle, katılımcıların uygun gördüğü tarih ve saatlerde uygulanmıştır. Ölçek, çalışanların hem önceki hem de şu an görev yaptıkları kurumlarına yönelik değerlendirilmesini sağlayacak şekilde iki kez uygulanmıştır. Bulgular: Çalışanların demografik verileri incelendiğinde yaş dağılımına göre çalışanların 17'sinin (%20,73) 30 yaş ve altında, 40'ının (%48,78) 31-40 yaş aralığında, 25'inin (%30,48) 41 yaş ve üzerinde olduğu bulunmuştur. Çalışanların mesleki deneyime göre 26'sı (%31,71) 5 yıl ve altı, 56'sı (%68,29) 5 yıl üzeri olarak dağılmaktadır. Çalışanlar eğitim düzeyine göre, 36'sı (%43,9) lisans ve üzeri, 25'i (%30,48) önlisans, 21'i (%25,60) lise seviyesi olarak dağılmaktadır. Çalışanlar, kurumda çalışma sürelerine göre 17'si (%20,73) 5 yıl ve altı, 65'i (%79,27) 5 yıl üzeri olarak dağılmaktadır. Kurum değişimi sonrası, hemşirelerde Örgütsel Bağlılık toplam ortalamaları açısından GATA değerinin (x̄=3,530), Sağlık Bakanlığı örgütsel bağlılık toplam değerine (x̄ =2,877) göre anlamlı düştüğü gözlenmiştir (p=0,000<0,05). Sonuçlar: Çalışma bulgularına göre daha önce GATA’ da çalışanlarda örgütsel bağlılığın düşme eğilimi gösterdiği görülmektedir.Item Awareness, attitudes, and anxiety related to COVID-19 pandemic among the public in early terms of the pandemic in Turkey(Ankara Üniversitesi, 2020) Hüzmeli, Esra Doğru; Other; OtherGiriş Çalışmayı, Türkiye'de halkın COVID-19 hakkında temel bilgilerini sorgulamak amacıyla yaptık. Yöntem Bu çalışma Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde gerçekleştirilmiştir. COVID-19 bilgi dzüeyini ölçme anketi yazarlar tarafından geliştirilmiştir. Katılımcılara haber alma kaynakları, tedavi hakkındaki bilgileri, COVID-19’un semptomları ve kuluçka süresi konusundaki düşünceleri sorgulanmıştır. Anksiyete seviyesini 10 cm'lik Görsel Analog Ölçeği kullanılarak sorgulanmıştır (0: Endişelenmeyin; 10: Kesinlikle endişelenin). Sağlık kaygısı durumunu değerlendirmek için 14 maddelik bir Sağlık Kaygı Envanteri (Kısa Form) kullanılmıştır. Bulgular Yaş ortalaması 32.20 ± 13.27 yıl olan 513 (268 kadın % 52.2, 245 erkek % 47.8) birey dahil edildi. Katılımcıların %43.5’i egzersiz yapmanın virüse karşı koruyucusu olduğunu belirtmiştir. Katılımcıların çoğu önlem olarak “toplu taşımada azalma, okulları ve kamu kurumlarını kapatma, kişisel bakım ve hijyen artışları” hususlarını onaylamışlardır. Son günlerde kendilerini COVID-19 enfeksiyonundan korumak için yapılan en büyük alışkanlık ellerin yıkanmasında bir artış idi (% 64.7). Anksiyete düzeyi 5.58 idi ve bu da katılımcıların orta derecede anksiyete düzeyine sahip olduğunu göstermektedir. Tüm katılımcıların Kısa Sağlık Anksiyete Envanteri puanının 15.33 ± 9.83 olduğu bulunmuştur. Sonuç Halkın COVID-19 hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu, pandemiye karşı alınması gereken önlemlerin farkında oldukları belirlenmiştir. Ancak kaygı düzeyleri yüksekti. Yetkili makamların, halkın kaygısını azaltmak amacıyla kamuoyu ile salgın hakkında düzenli bilgiler paylaşmaya devam etmeleri gerektiğini düşünüyoruz.Item Bilinen Terapötik Etkinliğinin Dışında Farklı Hastalıklara Yönelik Glutensiz Diyet Uygulamaları(Ankara Üniversitesi, 2020) Çakıroğlu, Funda Pınar; Altun, Çiğdem; Beslenme ve Diyetetik; Sağlık Bilimleri FakültesiAmaç: Glutensiz diyet çölyak hastalığı, çölyak dışı gluten duyarlılığı ve buğday alerjisi hastalıklarının tedavisi veya semptomlarının giderilmesi için tedavi amacıyla uygulanan bir diyet türüdür. Glutensiz diyetin belirtilen bu hastalıkların dışında farklı hastalıklara karşı herhangi bir terapötik etki gösterdiğine yönelik bir fikir birliği bulunmamasına rağmen, diyabet, irratabl bağırsak sendromu, obezite, nörolojik hastalıklar ve kardiyovasküler hastalıklara karşı da uygulanabilmektedir. Bu çalışmada da doktor tarafından çölyak, gluten duyarlılığı ve buğday alerjisi tanısı konmamış yetişkin bireylerin glutensiz diyete karşı tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Materyal-Metod: Veriler sosyal medya kanalları üzerinden online anket yöntemiyle toplanmıştır. Toplam 594 anket arasından 221’i doktor tarafından çölyak, gluten duyarlılığı ve buğday alerjisi olan bireyler tarafından doldurulduğu için değerlendirilmemiştir. Bulgular: Katılımcıların büyük bölümünü kadınlar oluşturmuş (%95,7) ve glutensiz diyeti; iyi his yaratma (%55,2), sağlıklı olduğu düşüncesi (%39,7), ağırlık kaybı (%18) gibi nedenlerle uyguladıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca katılımcılar glutensiz diyetin bağışıklık sisteminin güçlenmesinde (%47), egzersiz performansının artmasında (%35,9), yaşam kalitesinin yükselmesinde (%61,4) etkili olacağına kesinlikle katıldıklarını belirtmişler ve glutensiz diyet uygulaması ile GİS problemlerinde azalma (%66) yaşadıklarını belirtmişlerdir. Katılımcılar glutensiz diyetin sağlıklı bir diyet olduğunu düşünseler de bir kısmı glutensiz diyet uygulamaları ile başta B grubu vitaminlerinde (%34,9) olmak üzere A vitamini (%9,4), E vitamini (%8,3), D vitamini (% 5,4), demir (%7,8) ve çinko (%5,6) gibi mikro besin ögelerinde eksiklik yaşayabileceklerini belirtmişlerdir. Sonuç: Sağlıklı bireylerde glutensiz diyetin olumlu etkisine yönelik fikir birliği bulunmaması ve bu bireylerde glutensiz diyet uygulamaları ile görülebilecek muhtemel besin ögesi eksiklikleri (D vitamini, folat, demir, magnezyum, kalsiyum, çinko) göz önüne alınarak toplumun bu tarz popüler diyetlerin etkinliği konusunda bilinçlendirilmesi önemlidir.Item Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatı’nda Çalışan Polis Teşkilatı Mensuplarında Öz Denetim ve Sosyal Sorun Çözme Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020) Karataş, Mustafa; Duyan, Veli; Sosyal Hizmet; Sağlık Bilimleri FakültesiBu çalışmanın amacı polislerin öz denetimleri ile sosyal sorun çözme becerileri arasında ilişki olup olmadığının incelenmesidir. Bu amacın yanı sıra, polislerin yaş, eğitim, rütbe vb. özelliklerine göre öz denetimleri ile sosyal sorun çözme becerileri arasında farklılıklar olup olmadığı da araştırılmıştır. Araştırmada, Duyan ve Gelbal (2008) tarafından geçerlilik güvenilirliği Türkiye şartlarına göre uygulanmış Sosyal Sorun Çöze Envanteri ve Duyan, Gelbal ve Gülden (2012) tarafından geçerlilik güvenilirliği Türkiye şartlarına göre uygulanmış Özdenetim Ölçeği ile belirleyici sosyo-demografik özelliklerin olduğu soru kâğıdı kullanılmıştır. Polis, Öz Denetim ve Sosyal Sorun Çözme Becerisi kavramları ile ilgili olarak literatür taraması yapılmıştır. Araştırma Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatından görev yapan ve değişik branşlarda bulunan 200 personel üzerinde yapılmıştır. Soru kağıtları Emniyet Genel Müdürlüğü personeline dağıtılarak doldurulması istenmiştir. Toplanan veriler SPSS programında işlenerek bulgular elde edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatında görev yapan polislerde Sosyal Sorun Çözme Becerisi ile Öz Denetimleri arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir. Kadın polislerde özdenetimin erkeklere nazaran daha yüksek olduğu elde edilen bulgular arasındadır. Ele alınan diğer değişkenlere göre herhangi bir fark ya da ilişki bulunamamıştır. Polislerin uzun çalışma saatleri, teşkilata seçilmeleri, memur amir ilişkisi bakımından çeşitli çözümleyici politikalara ihtiyaç duydukları değerlendirilmiştir.Item Ergenlerde Sosyal Medya Kullanımı ve Sosyal Medya Bağımlılığı(Ankara Üniversitesi, 2020) Taştepe, Taşkın; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi; Sağlık Bilimleri FakültesiAmaç: Bu araştırma, tipik gelişim gösteren ergenlerin sosyal medya bağımlılık düzeylerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu, 2019-2020 eğitim öğretim yılında Ankara’da Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı resmi Anadolu liselerine devam eden, 9. 10. ve 11. sınıflarda öğrenim gören toplam 500 ergenden oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak “Ergenler için Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen veriler betimsel istatistik, Bağımsız Örneklemler T Testi, Tek Yönlü ANOVA Testi ve veri madenciliği yöntemlerinden Karar Ağacı Modeli kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular ve Sonuç: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; kızların sosyal medya bağımlılık düzeylerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Sınıf düzeyinin bağımlılık düzeyini belirlemede anlamlı bir değişken olmadığı belirlenmiştir.Item Ergenlerin Çocuk Hakları Hakkındaki Görüşlerinin İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020) Öz, Nur Sena; Gürsoy, Figen; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi; Sağlık Bilimleri FakültesiAmaç: “Çocuk Hakları” çocukların doğumdan itibaren sahip oldukları; ırk, dil, din, cinsiyet ya da toplumsal farklılıkları kabul etmeden sahip olunan ve çocukların yüksek yararını korumayı amaçlayan haklardır. Çalışmada Isparta’nın Keçiborlu ilçesinde bulunan lisenin 9, 10, 11, ve 12. sınıflarına devam eden ergenlerin “Çocuk Hakları” hakkındaki görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya Isparta’nın Keçiborlu ilçesinde lise eğitimine devam eden 14-17 yaş grubunda olan 27 ergen (15 kız, 12 erkek) dahil edilmiştir. Çalışmaya katılım gönüllülük esasına dayanmış olup amaçlı örnekleme yöntemi kullanılarak seçilmiştir. Çalışmanın belirlenen amacını gerçekleştirmek için nitel araştırma yöntemlerinden yararlanılarak görüşme formu kullanılmış ve içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin Çocuk Haklarına Dair Sözleşme hakkındaki görüşleri “bilinmiyor (f:10), çocukların haklarını korur (f:8), şiddeti engeller (f:6) ve eğitim ve oyun imkânı sağlar (f:3)” olarak dağılım göstermektedir. Çocuk hakları hakkındaki görüşleri “çocukların sahip olduğu haklar (f:9), olumsuz durumlardan çocukları korumak (f:7), özgürlük ve yaşamak (f:7) ve bilinmiyor (f:4)” şeklindedir. Çocuk haklarının ülkeden ülkeye farklılık gösterip göstermediği hakkındaki görüşleri “ülkeden ülkeye değişir (f:18), çocuk hakları evrenseldir (f:7) ve değişebilir ama değişmemelidir (f:2)” olarak cevaplar elde edilmiştir. “Çocukların en çok ihtiyaç duydukları hakları nelerdir?” diye sorulduğunda ise “temel ihtiyaçlar (f:14), eğitim ve oyun ihtiyacı (f:12), duygusal ve sosyal ihtiyaçlar (f:11) ve maddi ihtiyaçlar (f:3)” olarak cevaplar gruplandırılmıştır. Çocuk haklarına ilişkin yaşanan sorunların neler olduğu sorulduğunda “cinsel istismar (f:8), fiziksel istismar (f:7), çocuk haklarının korunamaması (f:7), çocuklara değer verilmemesi (f:5), eğitim ve oyun haklarının çocukların ellerinden alınması (f:4), sözel istismar (f:3) ve bilinmiyor (f:3)” başlıklarında ifadeler elde edilmiştir. Yaşanan sorunlara çözüm önerileri hakkındaki görüşleri ise “eğitim verilmeli (f:8), denetim sağlanması (f:7), ceza verilmeli (f:5), sevgi ve saygı ortamının sağlanması (f:5) ve bilinmiyor (f:4)” olarak dağılım göstermektedir. Sonuç: Elde edilen sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda, lise öğrencilerinin çocuk hakları hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıkları belirlenmiştir. Ergenlerin çocuk haklarına ilişkin bilgilendirilmesi, farkındalıklarının arttırılması ve haklarını koruma yöntemlerini bilmelerini sağlama açısından önemli olduğu düşünülmektedir.Item Gebelikteki Şiddetin Maternal-Fetal Etkileri(Ankara Üniversitesi, 2020) Sezgin, Duygu; Other; OtherÖzet Kadına yönelik şiddet yaygınlığı ve sonuçları nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu ve bir insan hakları ihlalidir. Dünyada her beş kadından biri yaşamlarını paylaştıkları partnerleri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete, her üç kadından biri de herhangi bir şiddet türüne maruz kalmaktadır. Türkiye’ de kadına yönelik şiddet verileri incelendiğinde, evli kadınların %26-57’sinin fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığı görülmektedir. Kadının gebelik döneminde de şiddete maruz kalmasının önemli maternal-fetal sağlık sonuçları mevcuttur. Maternal etkileri; doğum öncesi kanama, madde kullanımının artması, depresyon, anksiyete, gebeliğin sonlandırılması, sezeryan doğum, preeklampsi, gestasyonel diyabet, yüksek mortalite ve morbidite oranlarıdır. Fetal etkileri de; preterm doğum, düşük doğum ağırlıklı fetüs, intrauterin gelişim geriliği, plasental anomaliler, zihinsel gelişim geriliği, yaralanmalar ve yüksel neonatal mortalite oranlarıdır. Özellikle kadınların gebelik döneminde aldıkları sağlık hizmetlerinde bire bir bakım, danışmanlık, takip ve tedavi yapan sağlık personelinin iyi bir gözlem yapması ve şiddete uğrayan gebeleri tespit etmesi gerekmektedir. Vaka tespitinde gerekli kurumlar ile iş birliği yapılarak annenin ve bebeğinin sağlığının kontrol altına alınması, şiddetin önlenmesi önemlidir.Item Global Trends of the Researches on COVID-19: A Bibliometric Analysis via VOSviewer(Ankara Üniversitesi, 2020) Erbay, Elif; Sağlık Kurumları Yöneticiliği; Sağlık Bilimleri FakültesiGiriş: Çin'in Wuhan kentinde tespit edilen Coronavirüs (2019-nCoV) tüm dünyaya hızla yayıldı. Bu hızlı yayılım konu hakkında yapılan çalışmaların sayısının da artmasına yol açtı. Amaç: Bu çalışmada, 8 Aralık 2019 tarihinde Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan, dünyaya yayılan ve pandemi olarak ilan edilen koronavirüs enfeksiyonu ile ilgili yayınların geriye dönük bir analizini yapmayı amaçlamaktadır. Yöntem: “Coronavirus, COVID-19, 2019 novel coronavirus disease, 2019 novel coronavirus infection, 2019-nCoV disease, 2019-nCoV infection, coronavirus disease 2019, coronavirus disease-19” anahtar kelimeleri kullanılarak Web of Science veri tabanında 1 Ocak ve 30 Nisan 2020 tarihleri arasında yayınlanan çalışmalar taranmıştır. Verilerin tanımlanması ve analizi ülkeler, yayınlar, yazarlar, dergiler, kurumlar, alıntı yapılan referanslar ve bu değişkenler arasındaki bazı ilişkiler gibi kriterlere göre yapılmıştır. Yayınlara dair tanımlayıcı özellikler Microsoft Excel kullanılarak analiz edilmiştir. Seçilen bazı kriterlerin analizi ve görselleştirilmesi VOSviewer ve ArcGIS aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Çalışmaya, belirlenen tarihler arasında yayınlanan 1782 makale dahil edilmiştir. Çalışma, dünya çapında güçlü bir yazar iş birliği olduğunu ve pandemi ile mücadeleye katkıda bulunan çok sayıda finansman kuruluşunun olduğunu göstermiştir. Sonuç: Yayın kümelerini oluşturmak için kullanılan bibliyografik eşleştirme yöntemi aracılığıyla, bu yayınlarda yer alan temel odak ve ana konular vurgulanmıştır. Bu çalışma COVID-19 ile ilgili araştırmaların pandemiyi sona erdirmede önemli bir anahtar olduğunu vurgulamıştır.Item Hemşirelik Öğrencilerinin Klinik Karar Verme Algıları ve Klinik Karar Vermelerini Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020) Keskin, Alev Yıldırım; Other; OtherAmaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinin klinik karar verme algıları ve klinik karar verme algılarını etkileyen faktörleri belirlemek amacı ile yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı, karşılaştırmalı ve kesitsel nitelikte yapılan bu araştırmanın evrenini, klinik uygulamaya çıkan, hemşirelik 2., 3., ve 4. sınıfta okuyan toplam 175 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma 01 Ocak-20 Ocak 2019 tarihleri arasında, bir üniversitenin Sağlık Yüksekokulu’nda 2018-2019 öğretim yılı güz döneminde öğrenim gören, araştırmaya katılmayı kabul eden 111 öğrenci ile yürütülmüştür. Veriler oluşturulan demografik bilgi formu ve "Hemşirelikte Klinik Karar Verme Ölçeği" ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik dağılım, ortalama, Kruskal Wallis Testi, Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Bulgular: Öğrencilerin "Hemşirelikte Klinik Karar Verme Ölçeği" toplam puan ortalaması (128,68±10,60, Min:97,00, Max:167,00, Puan aralığı: 40-200)‘dır. Öğrencilerin klinik karar verme algılarını yaş, cinsiyet, sınıf düzeyi, kardeş sayısı gibi demografik özelliklerin etkilemediği tespit edilmiştir (p>0,05). "Hemşirelikte Klinik Karar Verme Ölçeği’nin", seçenekleri ve fikirleri araştırmak alt boyut puan ortalaması ile öğrencilerin sınıf düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık (p<0,05) olduğu, öğrencilerin sınıf düzeyi arttıkça "Hemşirelikte Klinik Karar Verme Ölçek" alt boyut puan ortalamalarının da yükseldiği ve aralarında ki farkın anlamlı olmadığı (p>0,05) tespit edilmiştir. Sonuç: Öğrencilerin klinik karar verme algılarının orta düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hemşirelik eğitimi süresince öğrencilerin klinik karar verme algıları yükseltilerek, hasta bakım kalitesinin artırılmasına katkıda bulunulmalıdır.Item İl Sağlık Müdürlüğü Çalışanlarının Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları ve Antropometrik Ölçümlerinin Belirlenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020) Çalışkan, Zehra; Other; OtherAmaç: Bu araştırma, İl Sağlık Müdürlüğü çalışanlarının sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve antropometrik ölçümlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metod: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırmanın evrenini, İç Anadolu’da bulunan bir ilde Sağlık Müdürlüğü’nde çalışan 175 kişi oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmeyip çalışmaya katılmayı kabul eden tüm İl Sağlık Müdürlüğü çalışanları (n=166) örnekleme dâhil edilmiştir. Veriler araştırmacılar tarafından oluşturulan anket formu ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları(SYBD) Ölçeği ile bireylerle yüz-yüze görüşülerek toplanmıştır. Ayrıca çalışanların boy-kilo, bel çevresi ölçümleri yapılmış, bel/boy oranları, Beden Kütle İndeksi (BKI) hesaplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, indepented t, Anova ve Tukey testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılanların yaş ortalaması 40.95±9.24 yıl olup, %46.7’si erkek, BKI’ye göre kadınların %42.9’unun hafif şişman, erkeklerin %44.9’unun hafif şişman, %23.6’sının obez olduğu, bel/boy oranına göre; kadınların %64.9’unun, erkeklerin %87.6’sının riskli olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların SYBD ölçeği puan ortalamasının orta düzeyde olduğu (128.79±19.78), en yüksek puanın manevi gelişim, en düşük puanın fiziksel aktivite alt boyutundan alındığı bulunmuştur. Obez olanların sağlık sorumluluğu puanın daha düşük, bekâr olanların fiziksel aktivite puanının daha yüksek, eğitim durumu yüksek lisans olanların sağlık sorumluluğu, beslenme ve toplam ölçek puanının daha yüksek olduğu belirlenmiş olup gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç ve öneriler: Sağlığı geliştirici davranışlar ailede başlayıp, eğitimlerle şekillenmeye devam etmektedir. Bu nedenle katılımcıların sağlığı geliştirici davranışlarının orta düzeyden, iyi veya çok iyi düzeye çıkarılabilmesi için gerekli önlemlerin alınması, eğitimler planlanması ve teşvik edilmesi önerilmektedir.Item İlkokul Öğrencilerinin Okumaya Yönelik Tutumları İle Serbest Zamanlarında Kitap Okuma Alışkanlıklarının İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020) Beyazıt, Utku; Other; Otherİlkokul yılları çocuğun okumayı öğrenmesi ile birlikte okumaya karşı ilginin belirlendiği ve okuma alışkanlığının temellerinin atıldığı bir dönemdir. Okumanın bir alışkanlık haline gelmesi için çocuklara temel okuryazarlık sürecinden sonra erken yaşlarda okuma ilgisi ve sevgisi kazandırılması gerekmektedir. Bu noktadan hareketle bu araştırmanın amacı ilkokul öğrencilerinin serbest zamanlarında okuma alışkanlıklarının ve okumaya yönelik tutumlarının incelenmesidir. Çalışma, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Çalışma grubunu Antalya il merkezinde ilkokula devam eden 208 çocuk oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak, ‘’Kişisel Bilgi Formu’’, serbest zamanlarında okuma alışkanlıklarını belirlemeye yönelik araştırmacılar tarafından hazırlanan ‘’Okuma Alışkanlığı Anketi’’ ve okumaya ilişkin tutumlarını belirlemeye yönelik ise Kocaarslan (2016) tarafından Türkçe’ye uyarlanan ‘’1-6. Sınıflar İçin Okumaya Yönelik Tutum Ölçeği’’ kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, çocukların okuma tutumunun cinsiyete, kitap okuma sıklığına, serbest zamanlarında yaptıkları aktivitelere, okulda kütüphane veya sınıf kitaplığı bulunma durumuna, anne ve babanın kitap okuma sıklığına, ebeveynlerin çocuklarına kitap alma sıklığına, çocukların ebeveynleri ile birlikte kütüphaneye gitme sıklığına, okudukları kitap hakkında ebeveynleri veya öğretmenleri ile sohbet etme sıklığına, çocukların kitap okuma nedenlerine göre anlamlı olarak farklılaştığı görülmüştür. Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda ebeveynlere, eğitimcilere ve araştırmacılara, öneriler sunulmuştur.Item Investigation of The Nutrition Literacy Levels of Adults with Higher Education Graduate: A Sample of Academician Group(Ankara Üniversitesi, 2020) Demir, Gülperi; Zootekni; OtherAim: In this study, it was aimed to determine the nutritional literacy levels of adults with a high education level and to examine their levels in terms of socio-demographic characteristics. Methods: This cross-sectional study was conducted on 320 academicians working at different universities in Turkey (male: 44.7% female: 55.3%; mean age: 37.9±10.5 years). The data of the research were collected by the online survey method. The “Evaluation Instrument of Nutrition Literacy on Adults (EINLA)” was used to determine the nutritional literacy levels of the participants.Results: In the study, t was determined that 96.3% of the participants had adequate level of nutrition literacy. Half of the academics (50.0%) were found to be inadequate and 17.2% to have adequate literacy. Half of the academicians (50.0%) were found to be inadequate, and only 17.2% had inadequate literacy in the section where the questions about the portion sizes of foods were included. Nutritional literacy scores of women were found to be higher than men (p<0.05). Those who followed healthcare professionals or scientific publications had higher scores (p<0.05). Nutritional literacy scores decreased with increasing age (p>0.05). Nutritional literacy scores of those who were single, those with better income, those with chronic diseases and those with normal weight were closer to each other (p>0.05). Conclusion: As a result of the research; nutritional literacy levels of the participants were found to be high in general. However; the participants were found to be inadequate in terms of portion sizes. It is thought that it may be beneficial to disseminate nutrition education programs that will be provided by health professionals in order to adopt the concept of nutritional literacy to the society and to increase the level of literacy in order to reduce health problems and improve the health level.Item Kamu Özel İşbirliği Modeli Ankara Şehir Hastanesi Örneği(Ankara Üniversitesi, 2020) Savaş, Tayyip; Other; OtherKamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli; altyapı yatırımları ya da kamu hizmetlerinde finansman, yatırımların gerçekleştirilmesi, tesislerin yenilenmesi, işletilmesi veya korunması amacıyla kamu ile özel sektör arasında oluşturulan bir işbirliği yöntemidir. Ülkemizde sağlık hizmetleri verileri incelendiğinde sağlık yatırımlarının artması gerektiği görülmektedir. Sınırlı kamu kaynakları ile artan sağlık hizmet taleplerini karşılamak için KÖİ modeli uygulamasına geçilmiştir. Bu çalışma da Şehir Hastaneleri Dairesi Sağlık Uzmanları ve Özel Sektör Temsilcisi ile nitel görüşme gerçekleştirilmiştir. Ankara Şehir Hastanesi ve açılan diğer şehir hastaneleri ile ilgili bilgililer alınmıştır. Türkiye’de Kamu-Özel İşbirliği yöntemi ile inşa edilen hastanelere “şehir hastanesi” adı verilmektedir. Türkiye’deki şehir hastaneleri modeli temel olarak İngiltere’den alınmıştır. Sisteme dahil olacak şehir hastanelerinin amacı, çok çeşitli olan sağlık hizmetleri ve diğer destek hizmetlerinin aynı alanda ve entegre olarak verilmesini sağlamak, teşhis ve tedavide yeni teknolojiler ve yaklaşımların uygulanabildiği, eğitim ve araştırma geliştirme çalışmalarının daha etkin planlandığı, hasta yatış sürelerinin kısaltıldığı, nitelikli hasta yatak sayısının arttırıldığı, hastaneler arası hasta naklinin azaltılmaya çalışıldığı, hasta ve çalışan güvenliğinin ve memnuniyetinin arttırılarak sağlık turizminin arttırılması için ortam yaratıldığı, nitelikli ve eğitimli çalışanların bilgi birikimlerinin hastalar lehine büyük katkılar sağladığı bununla birlikte maliyet etkililiğin önemsendiği dijital ve kompleks nitelikte akıllı hastaneler olarak planlanmıştır.Item Meme Cerrahisi Uygulanan Hastalarda Taburculuk Öncesi Bilgi Gereksinimleri(Ankara Üniversitesi, 2020) Köstekli, Sibel; Other; OtherAmaç: Araştırma, meme cerrahisi geçiren hastaların taburculuk öncesi bilgi gereksinimlerini belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı, kesitsel tipte olan araştırma, Ocak-Temmuz 2019 tarihleri arasında Batı Karadeniz Bölgesi’ nde yer alan bir üniversiteye ait hastanenin genel cerrahi servisinde meme cerrahisi girişimi yapılan 87 hasta ile yürütüldü. Veriler, ‘Hasta Bilgi Formu’ ve ‘Hasta Öğrenim Gereksinimleri Ölçeği’ kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde; betimleyici istatistikler, Kolmogorov-Smirnov testi, Mann Whitney U Testi, Kruskall Wallis Testi ve Spearman Korelasyon Analizi kullanıldı. Bulgular: Araştırmada, hastaların yaş ortalamasının 45,5±14,2, %80,5’inin evli, %43,7’sinin ilköğretim mezunu, %82,7’ sinin çalışmadığı, %55,2’ sinin memede tanımlanmamış kitle tanısı aldığı, tanı konulma zamanının ortalama 7,2±12,2 ay olduğu, %60,9’una meme biyopsisi girişiminin yapıldığı ve %80,5’inin hastalığı ile ilgili bilgi aldığı saptandı. Hastaların bilgi gereksinimlerine ilişkin ölçek toplam puanının 211,8 ± 29,3 ile “son derece önemli” düzeyde olduğu ve bilgi alma gereksinimi duydukları alanların öncelikli olarak; tedavi ve komplikasyonlar, yaşam aktiviteleri ve yaşam kalitesi alt boyutlarında olduğu ve en çok ölçeğin yaşam aktiviteleri alt boyutunda yer alan “Bu hastalık yaşamımı nasıl etkileyecek?” konusunda, en az ise toplum ve izlem alt boyutunda yer alan “Klinikten eve nasıl gideceğim?” konusunda bilgi almak istedikleri tespit edildi. Hastaların demografik bilgileri ve sağlık durumlarına ilişkin değişkenler ile ölçek toplam puanlar arasındaki farkın anlamlı olmadığı bulundu (p>0,05). Sonuç: Hastaların demografik bilgileri ve sağlık durumlarına ilişkin değişkenlerin bilgi gereksinimlerini etkilemesi nedeniyle hastalara verilen taburculuk eğitimlerinin bireysellik baz alınarak planlanması önerilmektedir.Item Özofagus Atrezisi, Larengeal Kleft ve Trakeobronkomalazili Pediatrik Hastanın Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu(Ankara Üniversitesi, 2020) Sümengen, Aylin Akça; Other; OtherÖzofagus atrezisi; hayatı tehdit edici, özofagus anomalilerinin içinde en sık görülen, yaşam boyu tedavi ve bakım gerektiren hastalıklardan biridir. Hastalığın A, B, C, D ve E olmak üzere toplam beş tipi bulunmaktadır. Larengeal kleft ve trakeobronkomalazi de benzer oranda riskli, solunum yollarını major bir biçimde etkileyen, ölümcül olabilen hastalıklardır. Bu hastalıkların tek başına klinik belirtileri birbirinden farklı olmakla birlikte bir araya geldiklerinde, beslenme ve solunum problemleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalıklara sahip olan bebeklerde gelişim gerilikleri, tekrarlayan solunum yolları enfeksiyonları görülmekte ve sık yoğunbakım ihtiyaçları olmaktadır. Ayrıca hastaların cerrahi işlem gereksinimi sebebiyle birçok komplikasyona maruz kalma riskinin olduğu da görülmektedir. Bu nedenle bu anomalilere sahip çocukların hemşirelik bakımının belirli standartlarda ve bireye özgü olması hayati önem taşımaktadır. Bu standardizasyonun sağlanmasında NANDA tanıları NIC girişimleri ve NOC sonuçlarının bir arada ve entegre biçimde kullanımı oldukça önemlidir. Bu çalışmada, özofagus atrezisi, larengeal kleft ve trakeobronkomalazi tanısı almış 5 ay 27 günlük bebek olgu M olarak sunulmuştur. Olgu M’nin anamnezi Marjory Gordon’un ‘’Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeli’’ne göre alınmış ve değerlendirilmiştir. Hastanın hemşirelik tanıları NANDA’ya göre konulup NIC’e göre girişimleri, NOC’a göre de sonuçları oluşturulmuştur.Item Sağlık Hizmeti Kullanımında Aile Tipinin Rolü: “Büyük Ebeveyn Etkisi”(Ankara Üniversitesi, 2020) Kuh, Zeynep; Other; OtherAile, toplumun en temel ögesi olarak bireyin yaşamında oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Türk toplumunun geleneksel yapısı içerisinde büyük ebeveynler zaman içerisinde edinmiş oldukları tecrübeleri diğer aile bireylerine, özellikle torunlarına aktarmakta ve yol gösterici ve manevi bir doyum kaynağı olmaktadır. Araştırmanın amacı, Isparta ilinde yaşayan geniş ve çekirdek ailelerin sağlık hizmeti kullanım düzeylerinin tespit edilmesi ve aile içerisinde yaşayan büyük ebeveynlerin (anneanne, babaanne, dede vb.) ailedeki diğer bireylerin sağlık hizmeti alımına etkisinin ölçülmesidir. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmış, katılımcılara araştırmacı tarafından oluşturulan ölçek formu yöneltilmiş ve veri analizi için SPSS paket programı kullanılmıştır. Araştırmaya “kolayda örnekleme” yöntemi ile seçilmiş Isparta ilinde yaşayan 415 aile katılmıştır. Araştırma bulgularında, katılımcılar çekirdek aile ve geniş aile olarak incelenmiş ve bireylerin; poliklinik, aile hekimliği, özel hekim sağlık hizmeti kullanımlarında çekirdek aileler ve geniş aileler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Ayrıca, katılımcılara yöneltilen basit, ciddi ve çok ciddi (ölümcül) hastalıklarla baş etme tercihleri de çekirdek aileler ve geniş aileler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığa sahiptir. Ancak aile tipleri arasında geleneksel tıp kullanımına ilişkin istatistiksel olarak anlamlı bir farka ulaşılamamıştır. Araştırma sonucunda bireylerin belli alanlarda sağlık hizmeti kullanım düzeylerinin aile tipinden etkilendiği, büyük ebeveynlerin olduğu ailelerde sağlık hizmeti kullanımının azaldığı tespit edilmiştir.Item Theraupeutic potency of benfotiamine against methotrexate-induced kidney injury and irisin immunoreactivity(Ankara Üniversitesi, 2020) Yalçın, Alper; Other; OtherAmaç: Benfotiamine (BFT), antioksidatif etkilere sahip etkili bir ajandır. Bu çalışmada, BFT'nin metotreksat (MTX) kaynaklı böbrek hasarı ve irisinin immünoreaktivitesi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Yöntem: Toplam 28 sıçan dört eşit gruba ayrıldı: Kontrol (herhangi bir tedavi uygulanmadı), BFT (50 mg / kg BFT oral gavaj ile verildi), MTX (20 mg / kg MTX intraperitoneal yolla verildi) ve MTX + BFT. Çalışmanın sonunda, alınan böbrek dokuları rutin histolojik takip serilerinden geçirildi ve parafin bloklara gömüldü. Histopatolojik inceleme için hematoksilen & eozin, irisin ve kaspaz 3 için streptavidin-biotin-peroksidaz kompleks yöntemi parafin bloklardan alınan kesitlere uygulandı. Toplam antioksidan seviyesi (TAS) ve toplam oksidan seviyesi (TOS) Rel Assay kitleri ile belirlendi. Bulgular: MTX'in histopatolojik hasara, irisin ve kaspaz-3 immünoreaktivitesinde önemli bir artışa neden olduğu gözlendi. Biyokimyasal olarak, MTX verilen hayvanlarda toplam oksidan seviyesinde (TOS) önemli artış ve toplam antioksidan seviyesinde (TAS) düşüş belirlendi. BFT tedavisinin histopatolojik hasarı iyileştirdiği, TOS ve kaspaz-3 immünoreaktivitesini önemli ölçüde azalttığı, TAS düzeylerini artırdığı ve irisin immünoreaktivitesini önemsiz ölçüde azalttığı bulundu. Sonuç: Sonuç olarak BFT, MTX'in neden olduğu böbrek hasarını önlemede koruyucu etkiler sergilemiştir.Item Travmaların Dönüştürücü Rolü: Olumlu Değişimler(Ankara Üniversitesi, 2020) İzgüden, Süleyman; Other; OtherTravmalar kişilerin yaşamlarında dönüm noktaları olarak görülebilen olaylar olup, kişiler üzerinde olumlu ve olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Araştırma kapsamda travmaların kişilerin yaşamındaki dönüştürücü rolü üzerinde durularak, ortaya çıkan olumlu değişimler hakkında bilgilerin literatür çerçevesinde sunulması amaçlanmıştır. Bu minvalde ilk olarak travma sonrası ortaya çıkabilecek durumlar ele alınmıştır. Travma sonrasında ortaya çıkabilecek olan durumlar arasında yer alan olumlu değişimler travma sonrası büyüme şeklinde ifade edilmektedir. Araştırmada travma sonrası büyüme kavramı temel olarak Tedeschi ve Calhoun’un görüşleri doğrultusunda kavramsal çerçevede ele alınmıştır. Bu bağlamda travma sonrası büyüme modellerinden işlevsel-betimleyici model kapsamında; travma öncesi kişisel özelliklerle birlikte, travma ve sonrası süreçleri ortaya konulmuştur. Son olarak travma sonrası büyüme çerçevesinde gerçekleşen olumlu değişimler (travma sonrası büyümenin boyutları) başlıklar halinde ele alınarak araştırma kapsamında travmaların olumlu yöndeki dönüştürücü etkileri ortaya konulmuştur. Kavramsal inceleme sonucunda görülmüştür ki; travmatik olaylar kişilerin hem kendilerine hem de başkalarına olan bakış açısında değişimlere yol açarak; kişilerin kendilerine olan güvenlerinin artmasını, daha merhametli ve anlayışlı bir yaklaşımla kişilerarası ilişkilerinde de samimiyet duygusunun gelişmesini sağlayabilmektedir. Ayrıca yaşanan zorluklar sonucunda kişilerin olgunlaşma sürecine girerek, inançlarında gelişim sağlamakla birlikte, yaşamın değerini de daha fazla anladıkları ortaya konulmuştur.