Cilt:43 Sayı:03 (2016)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 8 of 8
  • Item
    Erken çocukluk döneminde geçirilmiş travmaya bağlı ekstra oral fistül oluşumu: olgu sunumu
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Tulga Öz, Firdeva; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği Fakültesi
    Erken çocukluk çağında yaşanan travmalara bağlı olarak daimi dişlerde yapı ve şekil bozukluklarına rastlanabilmekte, bu tür dişlerde enfeksiyonunun ilerlemesi sonucu görülen pulpa nekrozu daha sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Pulpası enfekte ve nekroze bir diş tedavi edilmediğindeyse; enfeksiyon intraoral ve ekstraoral yayılım gösterebilmektedir. Kliniğimize mentum bölgesinde ağrı şikayetiyle gelen 14 yaşındaki erkek hastanın yapılan extraoral muayenesinde mentumda fistül yoluna bağlı skar dokusu olduğu tespit edilmiş, intraoral muayenesinde, alt sağ birinci kesici dişinin labiale dilasere ve hipoplazik olduğu görülmüştür. Anamnez derinleştirildiğinde hastanın süt dişlenme döneminde alt anterior dişlerinin travmaya maruz kaldığı tespit edilmiştir. Hastanın malforme dişinin radyolojik incelemeleri sonucunda apikal bölgede radyolusensi olduğu görülmüştür. İlgili dişe kanal tedavisi uygulanıp fistül yolu intraoral müdahale ile eksize edilmiştir. Kontrol randevularında hastanın ağrı şikayetinin geçtiği ve fistülün skar dokusunun iyileşmeye başladığı tespit edilmiştir. Olgumuz, çocukluk çağında maruz kalınan travmaların periyodik muayenelerinin yapılması gerekliliğine işaret etmekte, ayrıca daha ileri dönemlerde karşılaşılan vakalarda derinlemesine bir anamnez alınarak çocukluk çağı travmalarının sorgulanmasının önemine de değinmektedir
  • Item
    Parsiyel maksillektomi vakalarının impantüstü bar ve doğal diş destekli bukkal flanj obturatörler ile rehabilitasyonu: 2 vaka raporu
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Şeker, Emre; Other; Other
    Travma, konjenital malformasyonlar ve neoplazmalar nedeniyle maksiller ve mandibular rezeksiyon yapılan hastalarda dişler, kemik ve mukozada meydana gelen madde kayıpları, estetik, fonetik ve fonksiyonel problemlerle birlikte görülen kozmetik sorunlar hastalarda büyük psikolojik problemlere neden olmaktadır. Defektin kapatılması için öncelikle cerrahi yöntemler uygulanmakta ancak cerrahi obturasyonun yetersiz kaldığı veya hiç uygulanamadığı durumlarda, defektin protetik olarak rehabilitasyonu gerekmektedir. Bu makalede tümöral nedenlerle cerrahi müdahalesi yapılmış, Aramany Sınıf 1 ve 2’ye uyumlu benzer iki vakanın farklı yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen protetik tedavisi ve klinik etkileri anlatılmaktadır
  • Item
    Türkiye biyoetik derneği 2007 – 2012 çalışmaları üzerine kesitsel bir inceleme
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Genç, Savaş Volkan; Veteriner Hekimliği; Veteriner Fakültesi
    Sivil toplum örgütleri uygar toplumların en önemli özelliklerinden biri olarak değerlendirilir. İnsanlar arasındaki ilişkileri kurumsallaştırıp, sivil toplum değerlerini güçlendirerek sosyal sistemi fonksiyonel duruma getirerek toplumsal bütünleşmeyi sağlarlar. Türkiye Biyoetik Derneği, biyoetiğin gelişmesine ve eğitimine katkıda bulunmak, hekimlik, hemşirelik, diş hekimliği, veteriner hekimliği gibi sağlık uğraşları, diğer biyolojik bilimler ve belli başlı mesleklerdeki ahlâki değerleri incelemek, tartışmak bu amaçla bilimsel etkinlikler düzenlemek, yayınlar yapmak amacıyla kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür.
  • Item
    Farklı seramik kor yapılarının veneer porselen rengi üzerine etkilerinin değerlendirilmesi
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Macit, Şule Nur; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği Fakültesi
    Giriş: Günümüzde restoratif materyallerin gelişimindeki hızlı ilerlemeler diş hekimliğinde çok çeşitli materyallerin kullanımına izin vermektedir. Dental materyal teknolojisinin gelişmesiyle estetik restorasyonlara talebin artması birçok uygulamada tam seramik restorasyonların kullanılmasına sebep olmaktadır. Tam seramiklerin doğal dişlerle uyum kabiliyeti, yüksek fiziksel ve optik özelliklerinden dolayı seramikler yüksek estetik beklentili hastalar için tercih edilmektedir. Yaptığımız in vitro çalışmanın amacı; CIE’nin belirlediği formülasyona göre farklı kor yapılarının final restorasyon rengine etkilerini karşılaştırmak ve bu renklerin farkedilebilirliğini incelemektir. Materyal ve Metod: Kor yapısını taklit etmek amacıyla kare formda 5 × 5 × 1,5 hazırlanmış zirkonyum oksit Y-TZP içerikli Cercon ve lityum disilikat içerikli IPS Empress 2 materyalleri kullanılmıştır. A1 skala renginde Cercon Ceram S ve d.Sign seramikleri; kor yapılar üzerine yığılmış, tüm örneklerin rengi kromametre ile ölçülmüştür. Örneklerin hepsi CIELAB sistemi tarafından kabul edilen kırmızı x , yeşil y ve mavi z 3 rengin isimlendirildiği tristimulus koordinatlarının baz alındığı CIELAB formülünce değerlendirilmiştir. Renk değişimlerinin değerlendirilmesinde CIELAB sisteminin tercih edilme sebebi minimum renk farklılıklarının ölçümündeki hassasiyettir. Bulgu: Her bir grupta L*, a*, b* verileri için ortalama ve standart sapma hesaplanmıştır. Sonuçlar; iki farklı seramik grubundaki renk farklılığının ΔE renk eşleştirmesinde aynı algılanılmasından öte olduğunu göstermektedir. Lityum disilikat örneklerin IPS Empress 2, ∆E: 4,97 renk değişikliği klinik uygulamalarda belirgin farklılığı ifade etmektedir. Zirkonyum oksit Cercon, ΔE: 1,99 içerikli örnekler ise algılanabilir renk farklılığına sahiptir. Sonuç: Dental klinisyenlerin en önemli handikaplarından birisi laboratuvarda üretilmiş restorasyon rengi ile seçilen renk arasında uyumsuzluk olarak bilinmektedir. Estetik olarak daha iyi sonuçlar elde edilebileceği düşünülen yüksek translüsensli seramik materyallerin çevresel etkilerden daha fazla etkilenip daha fazla renk farklılığı gösterebileceği göz önünde bulundurulmalıdır
  • Item
    Sterilizasyonun niti flexmaster kök kanal eğelerinin döngüsel yorgunluğuna etkisi
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Yolagiden, Mehmet; Other; Other
    Bu in-vitro çalışmanın amacı sterilizasyonun FlexMaster NiTi eğe sisteminin döngüsel kırılganlığına etkisinin incelenmesidir. Seksen dört adet 20/.04, 25/.04 ve 30/.04 ebatlarında steril FlexMaster NiTi eğe seçilmiş ve iki gruba ayrılmıştır: Grup A=Kırk iki adet kullanılmamış eğe, B= Kırk iki adet sterilize edilmiş eğe. Grup B’deki her ensevtrüman beş kez sterilize edildi. Yeni ve sterilizasyon periyoduna sokulmuş eğelerin döngüsel yorgunluk testi, her bir eğenin içinde rahatça dönebildiği paslanmaz çelikten yapılmış ve iki ayrı kurvatüre sahip 5 mm ve 10 mm yapay kök kanallarında gerçekleştirildi. Enstrümanların kırılma gerçekleşene kadar olan dönüş sayısı hesap edildi. Sonuçlar yeni ve steril edilen eğeler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığını anlamak için t-testi ile analiz edildi α=.05 . Döngüsel yorgunluk bakımından tüm enstrüman boyutları için Group A ve Grup B arasındaki fark iki ayrı kanal kurvatürü için istatistiksel olarak anlamlı bulundu
  • Item
    Tamamen intrüze olmuş maksiller lateral kesici dişin cerrahi yaklaşım ile yeniden konumlandırılması: 9 aylık takip
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Aykut Yetkiner, Arzu; Other; Other
    Bu olgu raporunda, travma nedeniyle sol maksiller santral kesici dişinde ekstrüzyon ve lateral kesici dişinde intrüzyon görülen 11 yaşındaki bir erkek çocuğun tedavi yaklaşımı sunulmaktadır. Hasta kliniğimize başvurmadan önce, hastanın maksiller santral kesici dişi başka bir diş hekimi tarafından konumlandırılmış ve dişler rijid bir tel ile splintlenmiştir. Hastanın radyografik muayenesinde sol maksiller lateral kesici dişinde 7 mm’den daha fazla intrüzyon ve mine dentin fraktürü olduğu saptandı. Gömük olan bu diş flep kaldırılmasını takiben davye ile hafifçe lükse edilerek istenilen konuma getirildi. Dişin konumlandırılmasını takiben yumuşak doku sütürlenerek dört hafta süre ile esnek bir tel ile splintleme yapıldı. Aynı seansta pulpa ekstirpe edilerek kanallara kalsiyum hidroksit ile pansuman yapıldı ve 2 hafta sonra kanal tedavisi tamamlandı. Klinik ve radyografik kontrollerde ve 9 aylık takip süresi sonunda, herhangi bir rezorbsiyon, marjinal kemik kaybı veya periapikal dokularda bir patoloji gözlenmedi. Tamamen intrüze olmuş daimi dişlerin tedavisinde cerrahi ekstrüzyon alternatif bir tedavi seçeneği olarak uygulanabilir
  • Item
    Pterygomandibuler loja kaçan alt yirmi yaş diş kökünün cerrahi olarak çıkarılması
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Bozkurt, Poyzan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği Fakültesi
    Gömülü alt yirmi yaş dişi çekimi günümüzde ağız, diş ve çene cerrahisi alanında rutin olarak uygulanan bir işlem haline gelmiştir. Bu işlem sırasında meydana gelebilecek birçok komplikasyondan biri de çekilen dişin ya da dişin bir bölümünün submandibuler loj, pterygomandibuler lojya da lateral faringeal loj gibi komşu yumuşak dokulara kaçması-itilmesidir. Bu komplikasyon meydana geldiği zaman hekimin durumu tanıyabilmesi ve maxsillafasial cerraha yönlendirmesi gerekmektedir. Vaka raporumuzda gömülü alt yirmi yaş dişi çekimi sırasında, pterygomandibular loja deplase olan bir kökün cerrahi olarak çıkartılması paylaşılmıştır. 31 yaşındaki kadın hastada kökün çıkartılması için lingual mukoza flebi kaldırılmış, mandibula altından ağız tabanına doğru uygulanan ekstraoral bası ile kök ağız içerisine doğru yükseltilmiştir. Künt doku makasları ile yapılan diseksiyonla kök parçasına ulaşılarak çıkartılmıştır. Yara dikilmiş, antibiyotik, ağrı kesici ve ağız gargarası reçete edilmiştir. İyileşme lingual sinir hasarı gelişmeden, komplikasyonsuz olarak gerçekleşmiştir.
  • Item
    Sigara içen ve içmeyen bireylerin sabit ortodontik tedavileri sırasındaki interlökin-1ß ve prostaglandin e2 seviyelerinin karşılaştırılması
    (Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2016) Alkan, Özer; Other; Other
    Amaç: Bu araştırmada sigara içen ve içmeyen sabit ortodontik tedavi gören bireylerin dişeti oluğu sıvısındaki DOS kemik rezorpsiyonunu gösteren belirteçlerden prostaglandin E2 PGE2 ve interlökin-1ß IL-1ß seviyelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır Materyal-Metod: Araştırmaya Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı’na tedavi amacıyla başvuran farklı dişsel maloklüzyona sahip sigara içen 15 yaş ortalaması: 21,07 ± 5,934 yıl ve sigara içmeyen 15 yaş ortalaması: 18,53 ± 3,662 yıl olmak üzere toplam 30 birey dahil edilmiştir. Bireylerin periodontal durumları periodontal sondla plak indeks, gingival indeks, sondlamada kanama ve cep derinliği ölçümleri yapılarak değerlendirilmiştir. Ortodontik braket uygulamasını takiben 0.12, 0.14 ve 0.16 Ni-ti ark telleri ile seviyeleme aşaması tamamlanmıştır. 16x22 çelik ark tellerinin kullanıldığı aşamada DOS örnekleri üst keser dişlerin distal bölgelerinden periopaper kullanılarak toplanmıştır. DOS’daki IL-1β ve PGE2 seviyelerinin incelenmesinde ise ELISA yönteminden faydalanılmıştır. Bulgular: Sigara içen bireylerdeki gingival indeks ve sondlamada kanama parametrelerinin içmeyenlere göre daha düşük, cep derinliği’nin ise daha yüksek olduğu saptanmıştır. Her iki grup arasındaki farkın istatistik olarak anlamlı olmadığı tespit edilmiştir. IL-1ß total ve konsantrasyon, PGE2 total ve konsantrasyon seviyelerinin sigara içen bireylerde içmeyen bireylere oranla daha fazla olduğu görülmüştür. Ancak iki grup arasındaki fark istatistik olarak anlamlı bulunmamıştır. Sonuçlar: Araştırmanın sonuçlarına göre sigara içen ve içmeyen gruplar arasında ortodontik tedavi sırasındaki DOS sitokin seviyelerinde istatistik olarak anlamlı bir fark çıkmamıştır. Konu ile ilgili daha fazla sayıda bireyi kapsayan ve farklı kuvvetlerin uygulandığı ortodontik tedavi aşamalarındaki DOS sitokin seviyelerinin incelendiği gelecek çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.