Browsing by Author "EROL, Ayla Sevim (Tez Danışmanı)"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Adli antropolojide kullanılan travma analizi metodlarının antik dönem iskeletlerine uygulanabilirliği(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Antropoloji (Paleoantropoloji) Ana Bilim Dalı) ÇEKER, Deren (Yazar); EROL, Ayla Sevim (Tez Danışmanı)İnsan iskeletleri kalıntıları, bireylerin hem geçmişteki hayatları ile ilgili, hem de ölüm zamanı ile alakalı olaylar hakkında çok çeşitli bilgiler muhafaza ederler. Bu bulgular, bir yandan bireyin ölmeden önceki yaşam şekli ve tarzı hakkında bilgiler verirken, diğer yandan ölümüne sebep olan travma mekanizması, ölüm nedeni ve ölüm şekli ile alakalı adli sorulara yanıt verir. Tüm bu bulgular, sistematik bir tavırla analiz edilmelidir. Travma analizleri, dikkatli bir inceleme, bulguların kayıt altına alınması ve yorumlanmasını içerir. Tüm bu çalışmalar, bilimsel olarak geçerli metodlar ve prensiplere göre yapılmalıdır. Bu araştırma, travma tespit ve yorumlamaları bakımından, komplikasyonlar ve ortak özellikleri tetkik etme amacıyla, iskeletlerde travma analizi metodlarının, Minnetpınarı ve Güllüdere antik iskeletleri kalıntılarına uygulanması hakkındadır.AbstractHuman skeletal remains preserve a wide range of evidence about past human lifestyles, as well incidents occurring at the time of death. Detailed study of these forms of data embellish our understanding of health and disease in the past, but can also increase our understanding of pertinent forensic questions such as mechanisms of trauma and cause and manner of death. These data should be collected and analyzed in a systematic manner which involves careful observations, documentation and interpretations based on scientific methods and principles. This study is about the application of methods of skeletal trauma analysis to the study of the antique skeletal remains of Minnetpınarı and Güllüdere, with the goal of examining complications and commonalities in terms of trauma determination and interpretation.Item Anadolu’da neolitik ve kalkolitik dönemdeki mezar tiplerinin ve ölü gömme geleneklerinin sosyokültürel açıdan değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Antropoloji (Paleoantropoloji) Anabilim Dalı) EROL, Ayla Sevim (Tez Danışmanı); ÖZTERZİ, Sevil (Yazar)ÖZET “ Anadolu‟da Neolitik ve Kalkolitik Dönemdeki Mezar Tiplerinin ve Ölü Gömme Geleneklerinin Sosyokültürel Açıdan Değerlendirilmesi” adlı bu tez çalışmasında Neolitik ve Kalkolitik Dönemde görülen mezar tipleri ve ölü gömme gelenekleri, Anadolu‟da bulunan önemli nekropollerden elde edilen arkeolojik ve antropolojik veriler ışığında araştırılmış ve bu veriler sosyo-kültürel açıdan değerlendirilmeye çalışılmıştır. Neolitik Çağ, insanlık tarihinde bir devir açmıştır. Yerleşik hayata geçme ile birlikte ölümün farkına varma, ölü gömme eyleminin gerçekleşmesine sebep olmuştur. Neolitik Çağ‟da yerleşim içi gömü mevcutken giderek artan nüfus yoğunluğuna karşın Kalkolitik Çağ‟da aynı durum devam etmiştir. Mezar hediyeleri, kadın ve erkek farklılığı ile birlikte statü farkını da ortaya koymaktadır. Kadın mezarlarına yüzük, bilezik, gerdanlık, kemik iğne gibi süs eşyaları bırakılırken, erkek mezarlarına kamalar ve mızrak uçları gibi silahlar bırakılmıştır. Neolitik Dönem‟de mezar hediyeleri kemik taş gibi malzemelerden yapılırken Kalkolitik Dönem‟de yerini madeni süs eşyalarına bırakmıştır. Neolitik dönem topluluklarına ait mezarlar, bu mezarlardan ele geçen ölü hediyeleri ve iskeletler üzerinde yapılan değerlendirmeler (patolojik, olgular, paleodemografik dağılım ve morfolojik yapı gibi); bu toplumların ekonomik yapılarında ve besin kaynaklarında çeşitlenme, nüfuslarında artış, bu nüfus artışına ve yerleşik hayata geçişe bağlı olarak hastalıklarında çeşitlenerek artığını bize göstermiştir. Kalkolitik Dönem‟de ise Neolitik Dönem‟in bir devamı niteliğinde olmakla birlikte, yerleşim yerleri ve kültürlerinde az da olsa bir farklılaşma olmaya başladığı görülmektedir. Bunun yanı sıra ilgili dönemlere tarihlendirilen toplumların; gelişen benlik ve bilinçleri doğrultusunda, değişen yaşam tarzları, bu insanlara ölümden sonra bir hayatın olduğu düşüncesini kazandırmıştır. Ayrıca Antropolojik ve Arkeolojik belgeler; bu toplumların sosyo-ekonomik durumlarının Neolitik Dönem‟le birlikte düzelmeye başladığını, Kalkolitik Dönem‟de de bu durumun gelişerek devam ettiğini göstermektedir. Bu dönem toplumlarının sosyo-kültürel yapılarına bakıldığında; her iki dönemde de ölülerini düzenli gömdükleri, cinsiyet, yaş ve sosyal statüye göre ölen kişilerin mezarlarına ölü hediyeleri bıraktıkları, bazı hastalıklar için çeşitli tedavi yöntemleri geliştirdikleri ve beyin ameliyatı gibi cerrahi müdahalelerde de bulundukları anlaşılmaktadır. Bu çalışma Arkeolojik ve Antropolojik verilerin birlikte değerlendirilerek toplumların sosyo-kültürel ve yapılarına ilişkin bilgiler elde etmek amacıyla yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Anadolu Neolitik ve Kalkolitik toplumlarının yaşam tarzları, manevi inançlar, sosyal organizasyon gibi çeşitli konularda önemli gelişmeler kaydettikleri anlaşılmıştır. SUMMARY In this thesis study, named as “Sociocultural Analysis of Burial Traditions and Grave in Anatolia at Neolithic and Chalcolitic Period” grave types and burial traditions in Anatolia at Neolithic and Chalcolithic Period are analyzed in accordance with the archeological and anthropological data taken from important necropolis. As a result of that these data are analyzed in sociocultural perspective. Neolithic period had opened an era in history of humanity. After sedentism, death is realized. This caused burial of dead bodies. In Neolithic Period there were burial in settlement is observed. Despite of increase in population this situation is continued during Catholitic Period. Grave gifts are proof of difference between women and men with their social status. In women graves there were nicknacks like rings, bracelet, necklace, pins are found. In men graves there are weapons like cotters and spearheads. In Neolithic Period, grave gifts are produced by bone stone. In Catholitic Period, it is changed to metal nicknacks. In accordance with the analysis about grave gifts and skeletons that belongs to Neolithic Period (pathological, case studies, pale demographical distribution and morphological structure,etc.) ; shows us increase in illnesses due to increase in variety of economical structure and food sources and population as a result of sedentism. This proves us increase in variety of illness with sedentism. In Calcolithic Period, as a follow-up of Neolithic Period, there are differences in settlement and cultures are observed. Beside of this, societies are understood to believe in life after death due to their improved ego and conscious with their changed life style. Also archeological and anthropological data shown that their economical situations are improved in Neolithic Period, also in Chalcolithic Period this situation is continued by improvements. When we consider about sociocultural structure of society; in both periods they have buried their deads, they have left gifts in graves in accordance with sex, age and social status, also they have improved new treatment techniques and surgery operations like brain surgery. Aim of this study is to analyze archeological and anthropological data of society in sociocultural perspective. As a result of these analysis; important improvement in life styles, beliefs, social organizations of Anatolian Neolithic and Catholithic societies are found.Item KOL VE BACAK KEMİKLERİNDEKİ CİNSİYET KRİTERLERİ : TEPECİK TOPLUMU ÜZERİNDE BİR İNCELEME(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANTROPOLOJİ ANABİLİM DALI) KUTUN, Harun (Yazar); EROL, Ayla Sevim (Tez Danışmanı)Bu çalısma Elazıg il sınırları içinde yer alan tepecik bölgesinden 1969-1972 yılları arasında ele geçen insan iskeletlerine ait uzun kemikler üzerine Nisan 2005- Aralık 2007 tarihleri arasında hazırlanmıstır. Arastırmanın konusu; cinsiyet kriterleri açısından tarihçe, Tepecik’in konumu ve Tepecik Höyük Mezarlıgı’na genel bir bakıs, kemigin yapısı, uzun kemiklerde gelisim, kemiklerin beslenmesi, kimliklendirme esasları ve bu baglamda uzun kemiklerde kullanılan cinsiyet kriterleri, eger varsa bu topluma özgü bulunabilecek yeni kriterlerin saptanmasıdır. Ayrıca Kol ve bacak kemikleri üzerinde yapılacak bu çalısmada belirlenecek cinsiyet kriterlerinin, istatistiksel olarak degerlendirildikten sonra dagılmıs olan iskeletlere uygulanabilir olup olmadıgını saptamaktır. Yapılan morfolojik ve antroposkopik incelemeler, su ana dek kullanılan tüm cinsiyet kriterleri kullanılarak yapılmıs olup, bunlara ek olarak daha önce çalısılmamıs olabilecek muhtemel kriterleri saptayarak, iskelet bütünlügünün olmadıgı durumlarda dahi dogruya en yakın sonucu saglamaya çalısarak bu bilime ve onunla ugrasan bilim insanlarına, arkeolojik (antik) iskelet materyallerinin her ne sekilde olursa olsun bireylerin cinsiyetlerinin belirlenebilmesini saglamak açısından bu çalısma önem tasımaktadır. Özellikle Anadolu toplumlarına özgü kriterleri ortaya çıkarmak açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Tepecik, İskelet,Item MİNNETPINARI İSKELETLERİNİN PALEOPATOLOJİK AÇIDAN ANALİZİ(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANTROPOLOJİ (PALEOANTROPOLOJİ) ANABİLİMDALI) ÖZDEMİR, Serpil (Yazar); EROL, Ayla Sevim (Tez Danışmanı)Çalışmanın amacını Minnetpınarı Ortaçağ insanlarında kemiğe iz bırakmış paelopatolojik lezyonların ve bu lezyonların populasyonda ne kadar yaygın olduğunun belirlenmesi, bireylerin nasıl etkilendiğinin araştırılması ve bu populasyonun eski Anadolu toplumlarıyla karşılaştırılarak toplumlar arasındaki yerinin belirlenmesi oluşturmaktadır. 2003–2004 yılları arasında yapılmış olan kazılardan çıkan 86 birey paleopatolojik açıdan değerlendirilmiştir. Minnetpınarı toplumunu oluşturan toplam 86 bireyin 8’i bebek (% 9,3), 7’si çocuk (%8,13), 25’i kadın (%29,06), 41’i erkek (%47,6) ve 5’i de cinsiyeti belirlenemeyen (%5,81) birey olarak belirlenmiştir. Minnetpınarı iskeletleri üzerinde makroskopik ve mikroskopik incelemeler yapılarak, populasyonda mevcut olan paleopatolojik olguların dağlımı ve görülme sıklıkları hesaplanmıştır. Çoğunlukla erkek bireylerden oluşan Minnetpınarı toplumunda şu paleopatolojik olgular tespit edilmiştir: travma (%2,3); doğuştan bir anomali olan spina bifida (%30); aneminin yansımaları olan porotic hyperostosis (16,2) ve cribra orbitalia (11,3); omurlardaki dejeneratif eklem hastalıklarının yansımaları olan osteofit (%12,4) ve schmorl nodülleri (%9,8); nonspesifik enfeksiyonlar, periostitis (%5,8) ve osteomyelitis (%1,16) olmak üzere üç enfeksiyon türü ve osteoartrit (%3,48) gözlenmiştir. Sonuç olarak heterojen bir toplum olan Minnetpınarı toplumunun şiddet olayları ile fazla karşı karşıya gelmemiş, sosyoekonomik koşulları düşük, hayvancılıkla uğraşan bireylerden oluştuğu söylenebilir.Item Modern ve Antik Dönem Anadolu insanlarının üçüncü molarlarının incelenmesi ve karşılaştırılması(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Antropoloji (Paleoantropoloji) Anabilim Dalı) EROL, Ayla Sevim (Tez Danışmanı); ÖZKARA, Pervin (Yazar)Modern insanın vücut değişiminin beslenme, çevre, genetiksel unsurlar vevaryasyonların etkisiyle devam ettiği bilinmektedir. Hominid evriminin en önemliadımı olan bipedalizmle başlayan bu değişim ateşin bulunmasıyla tetiklenmiştir.Buna bağlı olarak, beyin kapasitesindeki artış, yüz kaslarının zayıflaması, beslenmetarzı değişikliğinin M3’lerin sürme oranlarında meydana getirdiği değişikliklermerak uyandıran bir konudur. Tez kapsamında, Antik Dönemde yaşamış insanlarınve günümüzde Anadolu’da yaşayan insanların M3’leri incelenmiş ve merak edilenbu konuya ilişkin bilimsel veriler sunmak amaçlanmıştır.Modern Anadolu İnsanları’ nın M3’lerini somut bir şekilde ele alabilmekiçin Ankara ilinden 20-45 yaşları arasında 50’si kadın 50’si erkek olmak üzererastgele 100 adet bireyin radyografik görüntüleri incelenmiştir. Toplam 400 adetM3’ün çene içindeki pozisyonları sürmüş, gömülü ve konjenital olarak eksik M3olarak üç kategoriye ayrılmıştır.Antik Dönem Anadolu İnsanları’ na ait M3’lerin incelenebilmesi içinAnadolu’da yapılan kazılarda ele geçirilen M3’ler incelenmiştir. İncelenençalışmalarda birey ve diş sayısının yetersiz olması sebebiyle sadece Sevim; Yaşar vediğ. (2011)’nin çalışması ve Özbek ve diğ. (2003)’nin Üst Paleolitik Dönemİnsanlarının M3’leri üzerine yapmış olduğu çalışmanın sonuçları değerlendirmeyealınmıştır.Örneklem grubumuzda yer alan bireylerin yaklaşık olarak yarısındaM3’lerin konjenital olarak eksik ya da gömülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sürmüş ve konjenital olarak eksik M3’lerin sayısı bulunduğu çeneye ve cinsiyete bağlı olarakfarklılık göstermektedir. Bu durumun aksine, gömülü M3 sayısında, cinsiyete veM3’lerin bulunduğu çene bağlı olarak bir farklılık gözlenememiştir.Çalışmamız kapsamında incelenen bireyler Antik Dönem Anadolu İnsanı ilekarşılaştırılmış ve M3’lerin sürme oranlarında azalmış olabileceği sonucunaulaşılmıştır. Antik Dönem Anadolu İnsanları’ nın M3’lerinden daha güvenilirsonuçlar elde edebilmek için daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğu görülmüştür.Araştırmamızın, ülkemizde yapılacak olan benzer çalışmalara katkısağlayacağı ve sunulan bilgilerin yapılacak olan çalışmalara temel oluşturacağınıdüşünmekteyiz.AbstractIt is known that the bodies of modern humans continue to change under theinfluence of diet, environment, genetic elements and variations. These changes beganwith bipedalism, which can be considered as the most important step in the evolutionof hominids and were triggered by the discovery of fire. Accordingly, the eruptionratios of M3 teeth is an intriguing point of interest, concerning the increase of thebrain capacity, weakening of facial muscles and changes in diet. Within the scope ofthis thesis, M3 teeth of people who lived in the ancient times and still live in Anatoliahave been examined and we aimed to present the scientific data regarding this topic.To address to M3 teeth of modern people who lived in Anatolia, radiographicimages of 100 individuals in Ankara, between the ages 20-45, including 50 males, 50females have been examined. A total of 400 M3 teeth were divided into threecategories according to their positions in the jaw: erupted, embedded andcongenitally deficient.To address to these teeth of people who lived in Anatolia in theAncientPeriod, M3 teeth that were captured in different excavations in Anatolia wereexamined. In these examinations, due to insufficient number of M3 and the numberof individual, we have taken only the studies of Sevim, Yaşar et al. (2011) andÖzbek et al .(2003) into consideration.The present study reached to the conclusion that approximately half of theM3 teeth in our sample group is embedded or congenitallydeficient. The number ofthe erupted and congenitally deficient M3 teeth varied depending on sex and the jaw where situated M3. On the contrary, the number of embedded M3 teeth did not varydepending on sex and jaw where situated M3.İndividual examined in our study were compared with Ancient PeriodAnatolia People and we concluded that ratios of eruption M3 has decrease. Wee seethat needed more data to obtain more reliable results from M3 of Anatolia Peoplewho lived in Ancient Period.We believe that our research will contribute to the similar future studies inour country about teeth and the information presented will form a basis for thestudies that will be conducted in the future.